Huzuru; herkes
sağlıklı, herkes işinde gücünde ye
atfetmiştim. Eylül ekim aylarına,
Ekim kasım yağmurlu havalara, bir bardak iyi demlenmiş 2
şekerli çaya, yanında mutlaka ekmek.
Huzuru koltuğun sağ köşesine yerleştirmiştim. Zamanını
ikindi vakti tayin ettim.
Artık daha iyi anlıyorum zamanın bereketini, belki bir
insana dilenecek en güzel temennidir .
Hapşırınca mesela ya da uyanınca;
‘bereketli zamanlar’ dilemek.
Deli anlarını, küs zamanlarını kısaltsak hayatın, dedikodu
zamanlarından çalsak, öfkeli saatleri boşa harcasak.
Senin yüzünü elimin arasına alıyorum ya. O zamanları uzatsak
mesela. Tefekkür halini, suskun zamanları uzatsak, yeterince iyi olana kadar
aklımıza gelen ilk iyiliği uzatsak.
Tam zamanında uyanabilsek, hani tamda geceye bir şey oluyor dediğin
zamanda, güneş doğmadan, henüz köpek havlamadan.
Diriyi uyutan, ölüyü dirilten zamanda.
Bir sürü soru var cevabını hala bilmiyorum.
Zamanı en iyi bildiğimiz sorudan başlayarak yönetelim.
Bilmediklerimizi boş bırakalım.
Çünkü doldurmak için daha çok zaman ve okunacak çok kitap var.
Çünkü yanlışlar doğruyu götürüyor. Hangi doğruyu kaç yanlış yaparak kaybettiğinin sırrı
bilinmiyor.
Çünkü Yaradan Çalışıp gelseydin demiyor. ben sana öğretirim
sen bildiklerinle gel diyor.
Çünkü Zaman onun manevi ellerinde uzayıp kısalıyor .
Sandığımız gibi değil
Bazen zaman geçmiş gibi geliyor bazen zamanı geçirmişsin
gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder