Sayfalarım

Bu Blogda Ara

13 Aralık 2013 Cuma

yoktur.ama sanki vardır işte.

Bugün böyle dibe vurmuş, biraz anlamsız, anlayamamış kimseleri,

Kendimden sıkılmış haldeydim.

Kötü olmanın ne kadar zorluğu ve bunca insanın zoru başarıyor olması.

Önce Serkan ı aradım meşguldü telefonu kapattım.

Sonra annemi aradım. Asile yemek yedirmekle meşgulmüş ve sesi telaşlı. Öylece kapattım.

Sonra seni aradım. Açmazdın ya aslında bazen açamazdın. Yoğundun.

Açtın ama bana iyi gelmek için açtın. Bazen gerekeni yapardın çünkü lazım geleni.

Biriyle dost olabilmek için çok anlatmak gerekiyor 31 yıl nasıl anlatılır ki.

Ama sen ezbere biliyorsun. Beni yormuyorsun.

Sen depremden korkmayan olgun abla.  geçecek korkma diye bana sarılman. korkmaman. kucaklaman.

İyi olup kendime geldiğimi görünce. Zırıl zırıl ağlaman. Kendi korkunu saklaman ben korkmayayım diye. Kendini sıkman.
Ezik, Silik, Gençlik Ankara sokaklarım.

Şaka gibi gözlüğüme bak berna deyişim. 1,5 saat bir fotoğrafa gülüşümüz.

İçi doldurulmuş makarna görmeye tahammül edemeyenim. cinnet geçirenim. 😊

Çok gizli sırlarımı astım senin boynuna.

O sebepten kendi öz vitrinimde sallandırıyorum seni. Yoruyorum bazen, kızıyorum ve bana yazdığın gibi hoyrat sözler sarf ediyorum.


Sen işte biraz depresif, yorgun, huysuz bazen başkalarına, hasta mutlaka biraz, ama daha sağlam,

Daha inatçı, şımardığı için hiç gülmeyen. Gülerse gerçekten ciğerden gülen, katılan basbaya ağlarsa

Japon çizgi filimi olan😭

Neler özledim bir bilsen. Türk kahveni, sigaranı ve hatta ara sıra beni yalnız bırakmanı.

Aşık olmalarını ve her aşkın hakkını verircesine yaşamanı. Uğrunda tükettiklerin listesinde olmayı.

Tembelliğini. Uyku halini.1 saat uyumak için evime gelmelerini. Uyanır uyanmaz gitmelerini.

Bencildin sen bazen. Bunu arkanı toplarken, bulaşık yıkarken, yemek yaparken fark ederiçimden söylenirdim sana. Bir annenin yaramazlık sonrası ‘’canı çıkmayasıca’’ demesi kadar masumdu içimde ki dırdır.


Bazen dışarı vuruyor kavgalarımız. bir türlü beceremiyorsun benimle kavga etmeyi. hep öyle mi diyorsun, bunu bana mı dedin diyorsun, bunu da dedin ya J diyorsun. Ve ne iyi ediyorsun.

Benimle üniversiteye hasta hasta hazırlanmanı. Gündüze parası yeterken geceleri paralı okumanı,  Çok geçmeden hemen arkamdan evlenmeni. Çok geçmeden kendinden bir tane daha dünya ya getirmeni. 15 gün arayla bir hamilelik serüveni.

Dizime dokunma, kremin var mı, selpak mendil lazım, lens solüsyonu olan var mı ( genel de herkesin taşıması gerek çünkü çantasında ), küçük bir toka lazım olur saçlarının önüne ve nedense en saçması bile yakışır. Bütün yüzölçümlerini ülkelerin niye ezberledim ki. Bir sessizlik  anında en yasa dışı yolla kulağına fısıldamak için olabilirdi anca.

Hayatıma seninle giren, ördek, kedi ve ipek böcekleri. Hiç birini sevmemem, sevememem. Ama bir bak ebru diye kalbime hoş göstermeye çalışman. Kalbimin hoşlaşmaması.

Senden asla isteyemeyeceğim şeyler var bu hayatta. Basıp gelmen lazım gibi.

Yanımda olman lazım gibi. O hisleriyle yaşayan kadın. Herhangi bir acil durum anında yada hiç acil olmayan zamanda kahrolası mantığı devreye girer ve hep bir mantıklı açıklama yapar.

Ve zaman geçtikçe biz büyüdükçe ne kadar mantıklı işlerimiz olmaya başlıyor değil mi  Oysa seni benden beni senden uzağa atsalar, hiç konuşmasak asırlarca dünyanın neresinde buluşacağımızı biliriz. İkimizin de yönü hep aynı değil mi .

Benim yanımda aptal olabilirsin. ortak acılarımız ve çok kıymetli inancımız. Başka kimselere anlatamadıkların benim yanımda.


Böyle değil,  son görüşmemizde bir olmamışlık vardı, oturmadı üstümüze. Birisi bir şeyleri anlatamadı. Yuttu. Boğazımıza kadar acı acı geldi tadı yuttuk işte. Tüm anılarımızın bir şarkısı var ama bu son görüşme de nota yok,ezgi yok, kırgın bir adam kaldı senin yanında. Görüşmeye hasret iki küçük fındık burun, bir adam kaldı benim yanımda yanlış anlamış yanlış anlatılmış. İçimde sadece senin için biriktirdiklerim var.

 

Sonra sen kaldın orda ben bura da . ne çok isterdim aslında hayır yola çıkmayın yollar çok karlı. Demeyi. …