Sayfalarım

Bu Blogda Ara

26 Haziran 2014 Perşembe

24 haziran

 

Bir 23 haziran bekleyişi daha ömrümde,

Beklemekle olan imtihanım, uzağıma düşmen,

Yalvarıp yakarayım diye…

Dualarımın hemen kabul oluşu seni sarıp sarmalamam.

Anne olmam.

Adımın yanına aldığım ilk ünvanım.

Hep güzel şeyler söyleme isteğim,

Seni güzel yerlere götürme isteğim,

Senin bir bahçen olsun isteğim,

Ağaçların, çiçeklerin ve salyangozların.

3 yaşın, 32 yaşım,  tesbihte ki 33 boncuk

Senin çoğu renkli oyuncakların, benim dünyalıklarım.

Senin uyumamak üzere kapanmaması gözlerinin

Benim uyku çökmüş gözlerim.

Senin büyümen benim küçücük kalmam ,acziyetim, zayıflığımı anlamam

Sen daha yeni geldin,  öylesine yenisin ki,

Henüz yüzünde dünyanın izlerine rastlanmıyor.

36 ay önce geldiğin yerden, Rahman dan  bir nur taşıyorsun.

gözüme yüzün değdiğin den beri içimde yanan bir şey var

çok şükür,

 

 



6 Haziran 2014 Cuma

İç seslerim


Bakarsın kaybolurum, yol olurum, var olurum.

Arıyorum ya bakarsın bulurum…

Kitap aralarına baktım, sayfalar çevirdim, küçük notlar aldım, duvarlarıma astım.

Gide gele usandım.

Bakarsın delice bağlanırım, bakarsın incelir koparım.

Bir süre insan kalırım, hayvan yanımı toprağa sararım.

Bir huzursuzluktur alıp başımı sana kaçarım,

Huzursuzluk davetiyemmiş,

Huzursuzluğum, lütfunu özlememin işaretiymiş, bakarsın anlarım.

Dünya gelir bazen sırtıma, omuzlarıma, başıma oturur.

Çöktükçe sızlarım, ağlarım ağrılarıma.

Bakarsın ağrıların yerini uyuşukluk, sızıların yerini garip bir boşluk alır.

Bu boşluğa düşmenin, yüklerimden kurtulmanın, bomboş havalanmanın hafifliğidir.

Sabahları gülerek uyanmak mümkün olur belki de,

 

Yine de kışkırtıyor bazen insanı dünyanın kokusu, vahşi hayvanlar koşturuyor içinde,

Oturamayacağından fazla ev , tüketemeyeceğimiz kadar para

Ve bunların hepsi biraz daha bağlanmak için midir dünya ya ?

Az önce güneş vardı, şimdi hava kapandı. Kalp atışım yavaşladı. kapanan yollarım vardı açıldı,

Kalabalıkta kaybolmuştum, kaybolup gitmekten korkmuştum.

yine zarif bir dokunuşla üstümü örttün, yine zarif bir el uzandı elime.

İnsanı insanla teselli edişin,

Tuhaf…

Bu deli eden iç seslerim.