Sayfalarım

Bu Blogda Ara

29 Ağustos 2013 Perşembe

Son Sevil.

Çok yakınımın yakını ancak benim tam tanımadığım biriydi.

Ölümünü, ölüşünü,  hastalığını bilmiyorum.

Zarafeti ve asaletiydi aklımda son kalan.

Bazen hayatın son sahnesine dikkatlice bakmak gerekebilir.

Kahve içtiğiniz insana, selam verdiğiniz güvenliğe farkında olarak bakmak.

Belki bu onun senin gözündeki son sahnesidir.

 

Ahhh kalanlara nasılda üzülüyoruz bazen atıyoruz içimize,

Boğazımıza kadar acı acı geliyor tadı.

Kaçınılmaz bir kalp ağrısı hissederiz elbette gidenin arkasından

Ancak sana tabi olanların ölümlerinde, hüznün yanında iyi giden

Garip bir huzur vardır.

Ağlamak güzeldir aslında çok güzeldir bazen, ama gözyaşımızı göstermek istemeyiz

Nedensiz bir şekilde geleneklerimize uygun davranırız. Siyah giyiniriz, gözlük takarız.

Gözümüzdeki yaşı saklarız.

 

Ölmek için bütün işlerimizin bitmesini bekliyoruz belki de.

Oysa bir telefon geliyor.

Ölenin aslında ölmediğini sana anlatıyor.

Yaşayanın aslında ölüden farksız olduğunu bir anda, bir nefes aralığında sana anlatıveriyor.

 

Sevil teyze anısına,

 

5 Ağustos 2013 Pazartesi

oyuncuktan annelik

Annelikte, anneliğimde tarifsiz bir hırs yapmış olabilirim önceleri. Sanki başarmak zorunda olduğum bir sınav,  imtihanmış gibiydi.
Senin doğruların ve yanlışlarından sorumlu olduğum, sorumluluk duygularım gibiydi. Bütün kitapları yaksam yeridir,  gittiğim eğitimleri, seminerleri. Heybemde bildiklerimi (ancak Birsen Özkan'ın Ödülsüz Cezasız Çocuk Yetiştirmek  ayrı tutuyorum). İşin özü benmişim. Annelik sıfatım değilmiş.
Sana verebildiklerim, bende gördüklerinden öteye gidemeyecek. Başkalarının hislerini önemsemeyi sana nasıl öğretebilirim, birine laf sokmanın ,çıkarmanın seni mutlu etmemesi gerektiğini,  ‘inceden dokundurdum, o anlamıştır’ gibi düşüncelerin yerine ayan beyan olmayı. İnsanların duygularını tanımlamayı sana nasıl anlatabilirim.
Hiç kimseyi incitmemiş bir hayat sürebilmenin verdiği huzuru. Hiç incinmemiş olmanın verdiği
Emin duyguyu.
Anlatamam. Rolünü iyi yapabilmek için rol yapmaman gerekir.
Adam edebilmek için adam olmak gerekiyormuş. Yoksa gerisi oyuncuktan annelikmiş.
Evet nefsimizin kötü şeyler fısıldadığı oluyor kulağımıza ancak son zamanlarda ses yükselmiyorsa evimizde
sabrı ve hayrı tavsiye etmek için yarışıyorsak birbirimizle. Önce kendimize,
Asil in gözündeki anne ne kadar gerçek olursa, o kadar gerçek olacak hayat. Evet kabul, hata yapabiliyorum ama hatalarımda gerçek.Kavga ediyoruz bazen seninle oda gerçek. Sinirlenip bir Besmele çekiyorum ya bazen o gerçek işte :) Tutarsız olmayın diyor ya uzmanlar ama bazen keyfimiz öyle oluyor ki sen su dökünce salonun ortasına kızmıyorum işte. Kızmayacağım. çünkü kızmak istemiyorum .kızmamam gerçek. Babanın gözlüğünü kırdığında ikimizin de seninle konuşmaması gerçek bazen yanlışlarda gerçek çünkü. Özür dilerim demek öyle kolay iş değil, bazen biz koca koca adamlar olduğumuz halde dilemiyoruz birbirimizden. Seninki masum hatalar kabul,  dilemesen de olur.
Seni doğurmuş olmam kuralları benim koyduğum bir hayatı yaşamak zorunda bırakmasın seni. Seni doğurmuş olmak seni hatalarından cezalandırma hakkını verebilir mi bana yada ne kadar verebilir. Kime göre çizilir bu sınırlar. Hangi pedagog bilebilir bizim gerçeklerimizi.
Sorun olduğunda anne baba rolünden biraz uzaklaşmak gerektiğini öğrendim. insan yönümle karşına geçtiğimde, duygularımı ifade ettiğimde hem sana hem kedime daha iyi geldim. Hatta herkese iyi geldim. Başım kalabalık ve stresliyken daha fazla sevgimi göstermem gerektiğini öğreniyorum bugünlerde. Yapabilir miyim bilmiyorum.
Yazıyorum hep yazıyorum kimini paylaşıyorum kimini paylaşmaya hala cesaretim yok. yazarak unutmamaya hatırlamaya çalışıyorum. Şefkat  şefkat  şefkat ama önce kendime sonra hayat önüne kimi çıkarırsa ona ama hep Şefkat.